Anne için evlat kokusu, evlat için anne kucağıdır gerçek huzur. Anneden evlada uzanan çiçekli bir yoldur gerçek sevgi… Keşke, onlar için dünya yalnızca çiçekli bir yol olsaydı ama bir de yürünmesi gereken acı yollar var.
Savaşlar, çatışmalar, bombalar yalnızca virane şehirler bırakmıyor ardında. Yarım hayaller, umutsuz gözler, buruk hayatlar bırakıyor. İdlib’den yola çıkan annenin durumu da aynen böyleydi; yorgundu, bitkindi… Fakat hayatının, hayallerinin ve ailesinin yarım kalmasını istemeyen bir anneydi o. Doğmak üzere olan evladının yaşaması için tüm gücünü toplayıp ailesiyle birlikte yola koyulacak kadar inatçıydı. Günlerce yürüdü, kilometreler süren yollar gözünü korkutamamıştı. Geceleri ise ağaç altında uyuyorlardı, uyumak zorundaydılar. Gözü pek annemiz kararlıydı, tüm mücadelesi yeni doğacak bebeği ve ailesi içindi. Fakat üzerinde o kadar büyük bir sorumluluk vardı ki bedeni kendi yüküne yenik düşmüştü.
“Yolculuğumuzun üçüncü gününde devam edecek gücüm kalmamıştı. Bitkin halde olmam tüm umutlarımın da tükenmesine neden oluyordu. Bu umutsuzluğuma ek, bir de doğum sancılarım başlamış ve dayanılmaz hale gelmişti. Eşim ve çocuklarım bir şey yapamamalarının üzüntüsü ile beni seyrederken anneliğin vermiş olduğu duygu ile onların bu çaresizliğine de üzülüyordum.” diyerek ailesine veda konuşması yapmaya hazırlandığını söyleyen İdlibli annenin yolu, kim olduğunu bilmediğimiz bir motosikletli vesilesiyle Azez – Soran Anne Çocuk Sağlığı Merkezimiz ile kesişmişti.
Ailesinden ayrılarak sağlık merkezimize getirilen çaresiz annenin doğum yapmasına sayılı günler kalmıştı. Zorlu şartlar henüz dünyaya gözlerini açmamış minik bebeği de yormuştu, durumu kritikti. Sekiz aylık hamile olan anne, gözetim altında tutulduğu birkaç gün boyunca bebeğinin sağlıkla doğması için dualar ediyordu, korku içindeydi.
Ve bu kez kazanan umut olmuştu…
Faaliyetlerini bağışlarınız sayesinde yürüttüğümüz Azez – Soran Anne Çocuk Sağlığı Merkezi, bir mucizeye daha şahitlik etmiş ve minik bebeğin sağlıkla doğmasına olanak sağlamıştı. Doğumun ardından ailesiyle buluşunca yaşadığı sevincini ise şöyle anlatıyor anne:
“Benim klinikteki ikinci mutluluğum ise ailemin ziyaretime gelmiş olmasıydı. Klinikteki doktorlar aileme ulaşmış ve onları benim yanıma getirmişti. Aramıza yeni katılan küçük bebeğin mutluluğunu hep birlikte paylaşıyorduk. Görevli doktor ve hemşireler bizleri sürekli ziyaret ediyor ve bebeğimin kontrollerini yapıyorlar. Bu sebeple kendilerine çok teşekkür ediyorum. Kendileri olmasaydı bana, bebeğime ve aileme neler olurdu bilmiyorum.”
Aynı zorlu yolları yürümek zorunda olan fakat hikâyesi bu kadar mutlu bitmeyen binlerce anne, on binlerce çocuk var. Gelin, temel sağlık hizmetlerine erişemediği için hayatını kaybetme riskiyle karşı karşıya olan anne ve çocukların hayata bağlanmasına vesile olun.
Yardım edin; yaşasın anneler, yaşasın çocuklar!